AL YAĞLIK YEŞİL YAĞLIK
Yağlık, Antep ağzında “yaalık”; bezden yapılmış eni boyu elli altmış , santim kadar olan genişçe, büyükçe bir mendil,” çevre” dir.Yağlık Anadolu’nun pek çok yöresinde kullanıldığı gibi, Gaziantep’te de özellikle dünün erkeklerinin giyim kuşamlarının ayrılmaz bir parçası, sorunların çözüm ortağı gibiydi.
Yağlık, düz kumaştan olduğu gibi; sırmalı, altın gümüş işlemelileri de vardı.
Günlük hayatta kullanılanları genellikle düz desenli olur, pek çok rengi olsa da sarı ve kemik rengi olanlar tercih edilirdi.
Yağlık bükülüp belde kuşak olarak sarıldığı gibi, başta örtü, omuzca üçgen yapılıp şal gibi omuza da taşınabilirdi.
Yağlığın günlük hayatta işlevi oldukça çoktu.
Mesela yağlık yerine göre terleyince terinizi sildiğiniz mendiliniz, güneşte başını örten güneşlik, soğukta kaşkol olabilirdi.
Bununla da kalmaz abdest alınca kurulanmak için peşkiriniz, yağmur yağdığında ıslanmamak için şemsiye, toz toprak olunca ağzınızı, burnunuzu kapatan maske, başı öreten sarık, sıcaklarda bunaldığınızda gölgelik ya da bir yelpaze, tarlada çalışana sofra gibidir.
Bunların yanında yağlık; pazardan aldığınız meyveyi sebzeyi, bağdan kestiğiniz üzümü, evden düvene götürdüğünüz azığınızı, yazın sıcağında bir kalıp buzu, sahreye giderken pişen bir kazan dolmayı, fırında pişirttiğiniz bir deste lahmacunu, bir kucak ekmeği, bir sini tatlıyı sarıp sarmaladığınız, bohça edip, sirli-sitilli, kimsenin gözüne sokmadan içinde taşıdığınız hacetinizdi.
Kısacası yağlık; henüz poşetin, kese kağıdının, filenin hayatımıza girmediği yıllarda günlük hayatta pek çok şeyin kolayca taşınmasına yardımcı olan bir eşyamızdı.
Bunların yanı sıra yağlık; düğünde halay çekerken halay başının elinde savurduğu bir mendil de olabilirdi.
“Kibar yar alnına bir yağlık çaldı
Yeşil midir, oflaz mıdır, al mıdır?”
“Bir yiğit yaslanıp dizine yatsa
Yârinin yağlığın yüzünü örtse “…
Dizelerinde olduğu gibi yağlık türkülere, manilere, deyim ve atasözlerine kadar girmiş, sosyal ve kültürel hayatın bir parçası olmuştur.
Gaziantep’te düğünde, kınada, çeyizde düğün yakını kadınlar;” al yağlık yeşil yağlık, oynayanın eline sağlık” der, ardından da “yah!” gelir, kadınlar zılgıtı basarlar. Aslında bu düğüne gelen misafirleri eğlenceye davetin, oyuna iştirakin farklı bir biçimidir.
Gaziantepli bir de şımaran, haddini bilmeyen, olduğundan farklı gözüken tipler için “kendini sırmalı yağlık belley”, derken…
Elindeki imkanların farkında olmayanları yermek için de;
“Allah saa sırmalı yaalık işlemiş, sening habering yok!” deyimlerini sıkça kullanır.
Yağlık çok amaçlı tedariki ve taşınması kolay, kullanım alanı geniş bir hacetti. Antepli heriflerin olmazsa olmazıydı. Bugün kent hayatı içinde yağlıklı birini görmek neredeyse imkânsız. Ancak kırsal alanlarda yağlık kullananları görmek, tüm değişime rağmen bazı adetlerimizin yaşadığına şahit olmak ayrı bir güzellik.
Yorumlar