Bu madde Gaziantep il merkezinden bahsetmektedir. Başlığın diğer anlamları için Gaziantep (anlam ayrımı) sayfasına gidiniz.
Gaziantep
Şehrin dışından bir fotoğraf
Gaziantep'in Türkiye'deki yeri.
Ülke Türkiye
Bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi
İl Gaziantep
Yönetim
- Belediye başkanı Asım Güzelbey (AKP)
- Vali Süleyman Kamçı
Yüz ölçümü
- Toplam 7,642 km² (3 sq mi)
Rakım 850 m (2.789 ft)
Nüfus (2008)
- Toplam 1,612,427
- Yoğunluk 212/km² (549,1/sq mi)
[1]
Zaman dilimi DAZD (UTC+2)
Alan kodu 342
Website: www.gaziantep.gov.tr
Koordinatlar: 37°3′46, N°37′22 Gaziantep, halk arasındaki eski adıyla Antep, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Akdeniz Bölgesi arasında bulunan aynı adlı ilin merkez şehridir. Güneydoğuda şehir olarak en fazla nüfusu barındırır.[2] Sanayi ve gelişmişlik bakımındandan birincidir. Gaziantep, Şehitkamil,Şahinbey olmak üzere iki metropol ilçeye ayrılmıştır. Gelişmişlik açısından Türkiye'nin 20. büyük ilinin merkez ilçesidir.[3] Ayrıca Gaziantep, Türkiye'nin hâla yaşanılan en eski kenti olup, Dünya'nın da hâlâ yaşanılan en eski kentlerinden biridir.[4] Bunların yanında Gaziantep, Türkiye sanayisi ve ticaretinde de çok önemli bir yer tutar. Bunun sebepleri arasında Gaziantep'in Anadolu ile Mezopotamya arasında bir konumda bulunması ve liman kentlerine yakınlığı sayılabilir. Gaziantep'in simgeleri arasında Gaziantep Kalesi, baklava ve antepfıstığı sayılabilir.Gaziantep'in bilinen en eski adı Romalılar tarafından verilen Antiochia ad Taurum'dur. "Antiochia ad Taurum", Latince "Toroslar'ın karşısındaki Antakya" anlamına gelir. Daha sonra kenti işgal eden Araplar kente Ayıntap demiştir.[5] Ayıntap adının kökenine ilişkin rivayetlerden birkaçı;[6]
Ayıntap ismi, Hitit dilinde "han toprağı" anlamına gelen "Hantap"tan türemiştir. Bu ad söylene söylene Ayıntap olmuştur.
Ayıntap, Farsça pınarı bol anlamına gelir.
Ayın, Arapça göz, tap ise pınar anlamına gelir. Yani Ayıntap Arapça pınarın gözü anlamına gelir.
Ayıntap, adını eskiden bu yörede yaşamış bir kral olan Ayni'den almıştır.
Ayıntap adı parlayan şehir anlamına gelir.
Ancak bu rivayetlerden hiç birinin doğruluğu kesin değildir. Ayıntap adı zaman içinde Antep, Entep ve Antap gibi değişik haller alır. Bu adlardan en yaygını Antep'tir. 1921'de (Antep Savunması'ndan sonra) çıkarılan bir yasa ile Antep'e Gazi ünvanı verilir.[7]
Tarih [değiştir]
İlk çağlar [değiştir]
Yeni bir kent [değiştir]
Romalılar, Dülük yakınlarına Antiochia ad Taurum adında yeni bir kent kurar. Bu kent İsa'nın havarilerinden Yuhanna'nın Hristiyanlık'ı yaymak için seçtiği merkezlerden biri olmuştur. Kent, M.S. 395 yılında Bizans İmparatorluğu'nun eline geçer.[8] M.S. 636 yılında halife Ömer bin Hattab, İslamiyet'i yaymak için Ayıntap) ve Hatay yöresini Bizanslıların elinden alır. Bu şekilde Ayıntap halkı İslamiyet'i kabul eder. Bu arada Dülük, hızla eski önemini yitirmektedir.
1071 yılında Alp Arslan'ın Malazgirt Savaşı'ndaki zaferinen sonra kent Selçuklu yönetimine geçer. Bir dönem Eyyübilerin eline geçen kent,[11] 1270 yılında Moğolların Ayıntap'a saldırmasıyla, 1389 yılında Dulkadiroğulları'nın ve 1471 yılında Memlük Devleti'nin egemenliğine geçmiştir.
Osmanlı yönetimi [değiştir]
1516 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mercidabık Muharebesi'ndeki zaferinden sonra Ayıntap, Osmanlı yönetimine geçer. Osmanlılar döneminde kente çok sayıda cami, medrese, han ve hamam inşa edilmiştir. 1516–1596 yılları arasında kent, üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de çok gelişmiştir. 1641 ve 1671 yıllarında iki defa kenti ziyaret eden Evliya Çelebi, kentte 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han, hamam ve bir de kapalı çarşı olduğunu yazar ve seyahatnamesinde aynen "Dünya yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları her yerden aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası 'Şehr-i Ayıntab-ı Cihan'dır" der.[12] Osmanlı döneminde Ayıntap, asla kendi eyaletinde olmayıp, önce Maraş (bugünkü Kahramanmaraş), sonra Halep eyaletinde yer almıştır. Buna rağmen Ayıntap'ın kültürü Arap kültüründen fazla etkilenmemiştir.[13]
Antep savunması
9 Şubat 1921'de Antep'in teslimiyle Fransızlara esir düşen TürklerDaha çok bilgi için: Antep Savunması
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Mondros Antlaşması'yla Osmanlı devleti parçalanır. 17 Aralık 1918 yılında Antep, Birleşik Krallık'a bırakılır. Antep, 5 Kasım 1919'da Fransa'ya bırakılır[11]. Ermeni Lejyonu da bu savaşta görev almıştır.
Antep halkı, 1920 yılında, Fransız birliklerinin Antep'e yerleşmesi üzerine direnişe başlar. 1920 yılının Ocak ayında Karayılan komutasındaki çeteler, Fransızların bir süvari birliğini pusuya düşürür. Şahin Bey, 200 kişilik milis gücüyle 1920 yılının Mart ayına kadar Antep'teki Fransız askerlerine karşı savaşır. Antep halkı, 9 Şubat 1921'de teslim olur. Savaş tam 10 ay sürer[11]. 25 Aralık 1921'de Ankara Anlaşması gereğince Fransız birlikleri şehri boşaltır. Zeugma antik kentinden çıkarılan ve şu anda Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen "Çingene Kızı" mozaiği. Mozaikteki kişinin Yunan mitolojisindeki yeryüzü tanrıçası Gaia olduğu düşünülmektedir.Günümüzdeki Gaziantep'in yakınlarında bulunan Dülük (Dolikhe ya da Doliche) bu yöredeki en eski kenttir. Arkeolojik kazılarından bu kentte Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bilinmektedir.[8][9] Ancak, Dülük Erken Tunç Çağı'ndan sonra bir sürekli yerleşim yeri hâline gelebilmiştir.[10] Bu kent, İpek Yolu üzerinde bulunduğu için çok gelişmiştir.
İlk kurulduğuda Babil yönetimi altında kalan kent, M.Ö. 1700'lü yıllarda Hititler'in eline geçer. Hititler'den sonra Mısır yönetimine geçen kent,[11] M.Ö. 700-M.S. 546 arasında ise kronolojik sırayla Medler, Asurlular ve Persler tarafından yönetilir. İ.Ö. 6. yüzyılda ise kent sırası ile Makedonya, Selevkos ve Komagene uygarlıklarının yönetimi başlar. Gaziantep ve Şanlıurfa, tarih boyunca, Diyarbakır eyaletine bağlı sancaktı.[11] M.Ö. 300.yy. Büyük İskender’in Generallerinden 1.Selevkos Nikator Belkıs/Zeugma’nın ilk yerleşimi olan Selevkeya Euphrates kentini kurar
M.Ö. 1.yy. Kentin Selevkeya Euphrates adı korunarak Kommagene Krallığı'’ın 4 büyük kentinden biri olur.
M.S. 1.yy. M.Ö.1.yy.’ın ilk çeyreğinde Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılır ve ismi de “köprü “ , “geçit” anlamına gelen “ ZEUGMA” olarak değiştirilir.
M.S. 252 Sasani Kralı 1.Şapur Belkıs/Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkar
M.S. 4.yy. Belkıs/Zeugma geç Roma hakimiyetine girer.
M.S. 5-6.yy. Belkıs/Zeugma Erken Roma hakimiyetine girer.
M.S. 7.yy. İslam Akınları sonucu Belkıs/Zeugma terk edilir.
M.S. 10-12.yy. Küçük bir İslami yerleşimi oluşur.
M.S. 16.yy. Bugünkü adıyla Belkıs Köyü kurulur.
1987
Belkıs Tepesinin güneyinde Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından ilk kazı çalışmaları başlatılmıştır. Ana kayaya oyulmuş oda mezar ve önünde yapılan kazıda kaçakçılardan arta kalan çok sayıda heykel bulunarak Gaziantep Müzesi'ne taşınmıştır. Mezar sahiplerine ait kireç taşından yapılmış olan bu heykeller Gaziantep Müzesi'nin Belkıs Salonu'nda sergilenmektedir.
1992
Dionisos ve Ariadne’nin düğünü sahneli taban mozaiğini kurtarma kazısı Gaziantep Müzesi tarafından yapılmıştır. Bu mozaiğe de yine yıllar önce ilk olarak kaçakçılar ulaşmış, daha sonra satıcı ve alıcı arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle olay patlak vermiş ve kazılara başlanmıştır.
1993-1994
Bu yıllarda Birecik barajının gündeme gelmesi ile Gaziantep Müzesi kendisine yeni kaçak kazı haberlerinin gelmesini beklemeden kazıları hızlandırmıştır. Mevcut Roma villasını genişletme çalışmalarının dışında Belkıs/Zeugma’da 1955 yıllarından beri yapılmakta olan büyük çaptaki kaçak kazılardan arta kalanları kurtarmak için harekete geçilmiştir. İlk yıllar Şelte Deresi’nde daha önceki yıllarda açılmış kaya mezarı önündeki terasta dizili olan kartal ve yün sepeti kabartmalı mezar stellerini , Çimlitepe Mevkii’nde tonozlu bir mezar önünde yer alan başı kesilmiş kalker heykeli ve Ayvaz Tepesi’nin kuzey-batısında mevsim tanrıçası resimli taban mozaiğini kaldırarak Gaziantep Müzesi’ne götürmüştür.
1993
Gaziantep Müzesinin yaptığı kurtarma kazılarına West Avustralya Üniversitesi’nden gelen Arkeoloji ekibinin katılımıyla çalışmalar ilk kez uluslar arası düzeye ulaşmıştır. Ama Kelekağzı mevkiinin doğusundaki tepede ulaşılan ilk Roma Villasının taban mozaik döşemesinin de kaçakçılar tarafından sökülmüş olduğu ortaya çıkmıştır. Kaçakçılardan arta kalan harflerden buradan sökülen mozaik resimlerinin ölümsüz iki aşık Metiox ve Partenope’ye ait olduğu, ve bunların ABD’nin Huston kenti müzesinde bulunduğu ortaya çıkarılmıştır.
1994
Şu anda Birecik Barajı’nın suları altında kalmış olan Roma Hamamı ve Gimnazyum Kompleksi Gaziantep Müzesi tarafından kazılmıştır. Bu kazıyla Belkıs/Zeugma kent sınırının Belkıs Köyü ile sınırlı olmadığı , köyün yaklaşık 800 mt. Doğuya doğru uzandığı tespit edilmiştir.
1996-1999
Fransa’nın Nantes Üniversitesi’nden Dr.Catherine Abadi REYNAL ile Gaziantep Müzesi başkanlığında kurtarma kazıları yapılmıştır. Bu katılımlı kazıyla birlikte Belkıs kenti bütünüyle ele alınmıştır. Kelekağzı mevkiinde yerleşim katları ve kanalizasyonu, Halme deresinde Bizans, Roma evleri ve blok kesme taşlarla örülmüş kanalizasyon, Bahçedere’de Zeytinyağı atölyesi açığa çıkarılmış olup, Belkıs Kenti’nin güney-doğu , güney-batı ve kuzey-doğu’dan yarım ay biçiminde saran Nekropol’deki mezarların tespiti ve arazinin elverdiği ölçüde Elektro-Jeofizik çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca Mezarlık üstü mevkiinde bir Roma Villasının yemek odasının zemininde Minos Boğası konusunun resmedildiği bir taban mozaik döşemesi açığa çıkarılmıştır. Bu mozaikte kanat yapıp ilk uçan insanlar olarak bilinen Daidalos ve oğlu Eykaros da resmedilmiştir. 1998-99 Kelek ağzı mevkiinde yapılan kazı ise Belkıs” da yapılan kaçak kazıların büyüklüğünü öne sermiştir. Burada anıtsal bir yapının yaklaşık 20x15 ebadındaki bir salonun resimli taban mozaik döşemesinin önceki yıllarda parça parça sökülmüş olduğu saptanmıştır. Kazı çalışmaları esnasında bilgilerine başvurulan Belkıs yaşlıları bu ve bunun gibi birçok mozaik döşemenin 1960-70’lerde sökülüp, develere çatılarak Suriye’yi götürüldüğünü ifade etmişlerdir. Gaziantep müzesine götürülen Akratos Mevsim Tanrıçası ve satirlerin olduğu taban mozaiği haricinde bir mozaik daha vardı. Çingene adı verilen bu nadide eser, kaçakçıların hışmından kıl payı kurtulmuş olan bir kadın başıdır. Mozaik sanatçısı bunun gözbebeğini öyle yerleştirmiş ki , etrafındaki 360 derecelik açının neresinde olursanız olsun gözleri size bakmaktadır. Teşhire konan bu kadın başının gözleri şimdi Gaziantep müzesi ziyaretçilerini 360 derecelik bir açıyla izlemektedir. Diğer bir mozaiğin Kelekağzı üstü mevkiinde olduğu duyumunun alınması üzerine burada yapılan kazıda ilk odada sökülmüş mozaik, diğer odalardan birinde Dionisos , diğerinde ise Nehirlerin baş tanrısı Okeanos ve Tethis mozaiği gün ışığına çıkarılmıştır. Belkıs/Zeugma’nın ne kadar önemli ve hareketli bir şehir olduğunu ise ele geçen bu mozaiklerden başka Gaziantep müzesinin iskele üstü tepesinde yaptığı özgün kurtarma kazı çalışmaları neticesinde bulduğu Roma arşivi kanıtlamaktadır. Bu arşiv odasında toplam 65 bin adet mühür baskısı ele geçmiştir. Bu sayı diğer antik şehirlerin tamamında bulunan ve yayınlanan mühür baskılarından daha çoktur. Üzerinde resimler olan mühür baskıları papirüs , parşömen gibi dokümanların değerli eşyaların konulduğu torbaların, yiyecek içecek kaplarının ve gümrük balyalarının mühürlenmesinde kullanılmaktaydı. Bu tip eşyalara bağlanan kil hamuruna mühür basılması neticesinde kil hamuru üzerine mühür veya, yüzük taşı üzerindeki resimler çıkmaktaydı. Bu mühürler posta gönderilerinin alındı veya malzemelerinin açıldığı kanıtı olarak arşiv odasında korunmaktaydı.
2000
Birecik Baraj gölü altında kalacak olan Belkıs/Zeugma mezarlık üstü mevkiinde Gaziantep Valisi Sayın muammer Güler ve Birecik Barajı Konsorsiyumu ve Birecik Barajı A.Ş.’nin katkılarıyla Gaziantep Müze müdürlüğü kurtarma kazılarını yoğunlaştırmıştır. Halen tüm hızıyla devam etmekte olan çalışmalarda , üç ay içerisinde iki adet Roma villasının büyük bölümü açığa çıkarıldı. Bunlar yemek odaları, dinlenme odası, havuz ve hazneli çeşme (implivium) ,bahçe ve çevresi sütunlu havuz (atrium), salon, kiler ve Latrine’dir.Bu odaların beş tanesinin tabanında çeşitli konuların resmedildiği mozaik döşemelere rastlanmıştır. Bunlardan dört adedi kaldırılarak Gaziantep müzesine taşındı.
Yorumlar